İlm-i Ledün

07:33 Unknown 0 Comments


"Emîr sultan hazretleri, ledünnî ilme sâhipti. Bu ilim yetmiş iki derecedir. ilk derecesinde olan, bir ağaca bakınca yapraklarının sayısını, bir denize bakmakla damlalarının adedini, bir çöle bakınca kumlarının sayısını bilir."
                                                                                              __ Abdülhakîm Arvasi__


Ledün ilmi Allah'ın istediğine verdiği bir ilimdir. Kitaplardan veya hocalardan, alimlerden öğrenilmez.
Hz.Hızır'ın bu ilime vakıf olduğu söylenir.Hatta Kuran'da Kehf suresinde anlatılan kıssada da Hz.Musa dahi Hz.Hızırın yaptıklarının hikmetini çözememiştir.



Aşağıdaki kıssa Kuran'ın Kehf (Mağara) Suresi'nden alınmıştır. Sure'de geçen ve Hz.Musa'nın arayıp bulduğu kişinin ("orada kullarımızdan öyle bir kul buldular ki") Hz.Hızır olduğu genel kanıdır.
Yine aynı ayette Hz.Hızır'a bir ilim öğretildiğinden ("ona katımızdan bir rahmet vermiş, lütfumuzdan bir ilim öğretmiştik")bahseder ki bununda ilm-i Ledün olduğu yine genel kanıdır.


 60. Bir zaman Mûsa, genç dostuna şöyle demişti: "İki denizin birleştiği yere kadar hiç durmadan yürüyeceğim yahut da seneler ve seneler harcayacağım."

61. Bu ikisi, iki denizin birleştiği yere vardıklarında, balıklarını unuttular. Bunun üzerine balık da denizde bir deliğe doğru yola koyuldu.


62. Orayı geçtiklerinde Mûsa, genç arkadaşına dedi ki: "Hadi, getir şu sabah yemeğimizi. Vallahi bu yolculuğumuz yüzünden epey çektik."

63. Genç adam dedi: "Bak sen şu işe, hani kayaya sığınmıştık ya, işte o sırada balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana unutturan, şeytandan başkası değildi. Balık, denizin içinde acaip bir biçimde yolunu tuttu."

64. Mûsa: "Arayıp durduğumuz işte o idi." dedi. Bunun üzerine kendi izlerini sürerek gerisingeri döndüler.

65. Orada, kullarımızdan öyle bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, lütfumuzdan bir ilim öğretmiştik.

66. Mûsa ona dedi ki: "Sana öğretilenden bana da bir olgunluk/bir bilgi öğretmen şartıyla sana tâbi olayım mı?"  

67. Dedi: "Doğrusu sen benimle beraberliğe dayanamazsın."  

68. "Havsalanın almadığı bir şeye nasıl dayanacaksın?"  

69. Mûsa dedi ki: "Allah dilerse beni sabırlı bulacaksın; hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim."  

70. Dedi: "Bak, eğer bana uyarsan, ben sana kendisinden bahis açıncaya değin hiçbir şey hakkında bana soru sorma!"  

71. İkisi birlikte yola koyudular. Bir süre sonra gemiye bindiklerinde, tuttu gemiyi deliverdi. Mûsa dedi: "İçindekileri boğmak için mi deldin onu? Vallahi korkunç bir iş yaptın!"  

72. Dedi: "Ben söylemedim mi, sen benimle beraberliğe asla dayanamazsın!"  

73. Mûsa dedi: "Unuttuğum için beni azarlama; bu yaptığımdan dolayı da bana zorluk çıkarma."  

74. Yine yola koyuldular. Bir süre sonra bir oğlana rastgeldiler; tuttu onu öldürdü. Mûsa dedi: "Tertemiz bir insanı, bir cana karşılık olmaksızın öldürdün ha!? Vallahi çok kötü bir iş yaptın!"  

75. Dedi: "Ben sana söylemedim mi, sen benimle beraberliğe asla dayanamazsın."  

76. Mûsa dedi ki: "Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam artık bana arkadaşlık etme. Vallahi, öyle bir durumda benden ayrılmakta mazur sayılacaksın."  

77. Yine yola koyuldular. Biraz sonra bir kente geldiler. Kent halkından yemek istediler, ama onlar bu ikisini konuk etmekten çekindiler. Orada, yıkılmayı bekleyen bir duvara rastladılar; genç adam tuttu onu onardı. Mûsa "İsteseydin buna karşılık bir ücret elbette alırdın." dedi.  

78. Dedi ki: "İşte bu, seninle benim aramın ayrılmasıdır. Şimdi sana, tahammül edemediğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim."  

79. "Gemiden başlayayım: O gemi, denizde işçilik yapan bir grup yoksulundu. Ben onu kusurlu hale getirmek istedim. Çünkü biraz ötelerinde bir kral vardı; tüm gemilere zorla el koyuyordu."  

80. "Oğlan çocuğa gelince: Onun anası-babası inanmış kişilerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkâra sürüklemesinden korktuk."  

81. "Diledik ki, Rableri onlara o çocuktan temizlikçe daha üstün, merhametçe daha gelişmişini versin."  

82. "Ve duvar. Duvar, o kentte yaşayan iki yetim oğlanındı. Altında, oğlanlara ait bir define vardı. Oğlanların babası da hayır ve barış seven bir kimse olarak yaşamıştı. Rabbin istedi ki, o çocuklar ergenliklerine ulaşsınlar da Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarsınlar. Ben bunları kendi buyruğumun sonucu olarak yapmadım. İşte senin sabretmeye güç yetiremediğin şeylerin içyüzü budur."

Ledün ilmi ile ilgili yukarıda ki bilgilerden daha fazla bir bilgi yoktur. Olmaması da doğaldır. Ancak ne olduğuna dair bir çok söylem vardır. Bu söylemlere girip kafa karıştırmak istemedim. Sadece böyle bir ilimin varlığı ve bunun dayandırıldığı temel bilgileri vermek istedim. Dahası size kalmış..

You Might Also Like

0 yorum: